Türk Dili Ve Edebiyatı'nın Efsane Aşkları

Türk Dili Ve Edebiyatı'nın Efsane Aşkları içeriğini okuyabilir, Gaziantep.com Genel kategorisinde yer alan Türk Dili Ve Edebiyatı'nın Efsane Aşkları yazısını değerlendirebilir ve yorum yazabilirsiniz.

Türk Dili Ve Edebiyatı'nın Efsane Aşkları

Türk dili ve Edebiyatında aşklarıyla dillere destan hikayeleriyle yaşadıkları dönemden bu döneme kadar filmlerimizde kitaplarımızda konu olan efsane aşkların bazılarını sizler için derledik. Hadi hep beraber inceleyelim.

Aşk Nedir?

İlk olarak Aşk nedir? sorusuna cevabı bulalım isterseniz. Aşk, karşı cinse duyulan en saf en temiz duygudur. Bütün aşklar karşılıklı olacak diye bir şey yok tabi. Bazı aşklar beraber zaman geçirip ayrılıktan sonra diğer tarafın tek taraflı olarak sevmesi de platonik bir aşk olarak adlandırılır. Aşk, bir nevi bir sanattır, var oluş ile yok oluş arasında oluşan ince bir çizgidir. Bu nedenlerden dolayı olgunluk ve bir duruş gerektirmektedir. Aşk, her ne kadar sevdiğin kişiyle mutlu olmak gibi görünse de tatlı olduğu kadar acı yanları da vardır. ​​Hepimiz bu dünyaya sevmek ve sevilmek için geldik. O halde karşımızdaki insanları gerçekten sevmeye başlamadan evvel önce kendimizi tanıyalım, kendimizi sevelim ve duygularımızdan emin olalım. Daha sonra karşıdaki zaten bizim sevgimizde ki gücü hissedecektir.
  • FERHAT İLE ŞİRİN

Demirci ustası Ferhat, aşkı Şirin uğruna dağları delip geçti. Eski bir ask masalının iki kahramanı. Türk ve İran edebiyatında çok işlenen bir konudur. Ferhat ile Şirin birbirlerini deli gibi aşıktırlar. Şirin soylu bir ailenin genç kızı, Ferhat ise halktan bir delikanlı olduğu için, birbirlerine kavuşup mutluluğa bir türlü ulaşamazlar. Şirin”in yakınları Ferhat”a akla gelmedik zorluklar çıkartırlar. Demir yapılı bir dağı delmesi gerektiği şartı da bu güçlükler arasında yer almaktadır. Ferhat, zekası, teknik bilgisi, bilek gücü, aşktan aldığı kuvvetle dağı deler. Halk edebiyatımızda Ferhat, divan edebiyatımızda Hüsrev olarak geçen bu masal kahramanının deldiği dağın adı “Bisutun Dağları”dır…
  • LEYLA İLE MECNUN

Konusu bir Arap efsanesinden alınmıştır. “Beni Amir kabilesinden olan Kays ile Leyla daha okulda iken birbirlerini severler. Leyla”nin annesi bunu duyunca kızını okuldan alır. Sevgilisini göremez olan Kays yollara düşer. Mecnun diye anilmaya baslar. Kays”in babası, Leyla”yi ailesinden isterse de vermezler. Kays çölde vahşi hayvanlar ve kuşlarla arkadaş olur. Kızı Ibni Selam adli birine verirler. Leyla kendisini bir perinin sevdigini, eğer evlenirlerse peri tarafindan öldürüleceklerini söyleyerek adamı kandırır, onu kendinden uzak tutar. Mecnun”un inkisariyle Ibni Selam ölür. Mecnun bütün maddi varliklarla ilgisini kesmis, manevi bir askla kendinden geçmis halde yaşamaktadir. Çölde karşısına çikan Leyla”yi tanımaz. Leyla”nin kendi içinde oldugunu, onunla manevi alemde birlestigini, baska bir Leyla ile bulusmaya takati olmadigini bildirir. Leyla, döner bir müddet sonra kederinden ölür. Mecnun bunu ögrenince Leyla”nin mezarina kosar, ölmek ister, isteği tanrı tarafindan kabul olunarak orada düşüp ruhunu teslim eder.
  • KEREM İLE ASLI

Kerem ile Aslı’nın aşkları asırlardır hiç tükenmedi. Anonim halk hikayesi. XII. Yüzyilda tesekkül ettigi yorumlanan, Kerem ile Asli hikayesi anonim halk hikayelerimizin karakteristik özelliklerini tasir. Hikaye kahramani Asik Kerem, Asli isimli bir Ermeni kizina asik olur. Onu kendisinden kaçiranlarin ardindan arkadasi Sofu ile saz çalarak, türkü söyleyerek diyar diyar dolasir. Büyük bir askin, ugrunda ne ölçüde fedakarlik yapilacak bir kuvvet oldugunu isaret eder. Zorlu macerasinin sonunda, Haleb”de Asli”ya kavusan Kerem tam onunla evlenecekken bir kesis büyüsüne kurban gider. Bir büyü ile tutusup yanar, kül olur. Bu külün kivilcimi ile saçlarindan tutusarak, ayni akibete ugrayan Asli ile ancak cennette bulusurlar…
  • NAZIM HİKMET İLE PİRAYE

Nazım Hikmet ile Piraye’nin aşkı dillere destan oldu. Nazım hapse girince bu aşk daha da güçlendi. Büyük şair, 13 yıl süren mahpusluğun son demlerine yaklaştığı zaman bu kez Münevver Andaç’a aşık oldu. Piraye ise Nazım’a duyduğu büyük aşka  büyük tutkuya rağmen aradan çekilmek zorunda kaldı.
  • ARZU İLE KAMBER

Birbirlerini kardeş sanarak büyüyen iki gencin asklarini anlatan ve 17. yüzyilda ortaya çiktigi sanilan Türk halk öyküsü. Konusu şöyle bilinir: Bir kervan, yolda eskiya baskinina ugrar. Baskindan yalniz küçük bir erkek çocugu sag olarak kurtulur. Bir aile tarafindan evlatlik olarak alinan çocuga Kanber adi verilir. Bir süre sonra bu ailenin bir kiz çocugu olur, adini Arzu koyarlar. Iki çocuk birbirlerini kardeş sanarak büyürler. Bir süre sonra aralarında ilgi veyakınlık başlar. Kardeş olmadiklarını ögrenince de evlenmek isterler. Arzu”nun annesi bu evlilige karsi çıkar ve kızını zengin bir tüccarla evlendirir. Ama adam kisa bir süre sonra ölür.Arzu ile kanber evlenmek için yeniden uığrasırlarsa da, anne engel olur. Asıklar bir rastlantı sonucu birbirlerini bulurlar. Kavusmanin heyecaniyla ikisi de bayilir. Sürekli olarak kızını izleyen kötü yürekli anne onlari gene ayırmak ister, ama gençlerin çevresi su ile kaplandigindan yanlarina ulasamaz. Az sonra iki sevgilinin gögüslerinden birer güvercin çikarak uçar ve böylece ikisi de orada can verirler.

Türk Dili Ve Edebiyatı'nın Efsane Aşkları içeriği, 04 Mart 2019 tarihinde biadana.com sitesinin Yaşam bölümüne eklenmiştir.

DEĞERLENDİRME 3.0

İçeriği Nasıl Buldunuz?

Captcha