Sizin Adana

Pozantı Kongresi

Kurtuluş Savaşı Tarihi yazımındaki en büyük eksiklerden biri, 1918-1922 yılları arasında Anadolu’da düzenlenen “ulusal” ve “yerel” kongrelerin tam olarak anlatılmamasıdır.

Atatürk’ün Güney Anadolu’nun kurtarılmasında “doğrudan” etkili olduğunun en açık kanıtlarından biri I. Pozantı Kongresi’dir. Atatürk, 5 Ağustos 1920’de Fevzi Paşa’yla birlikte Adana Pozantı’ya gelmiştir. Atatürk’le birlikte Pozantı’ya gelenler arasında Ankara, Sivas ve Kayseri heyetlerinin temsilcileri de vardır. Atatürk, Pozantı’ya gelişini şöyle anlatmıştır: “Güneydeki Adana cephesinde bulunan arkadaşların karargâhı Pozantı’dır. Biz de oraya gittik. Yalnız orada bulunan çeşitli Müdafaa-i Hukuk Heyetleri, ki onları da Pozantı’ya davet ettik ve orada milli görevle ilgilenen kişileri davet ettik. İleri gelenlerle, askeri ve siyasi durum hakkında görüşmeler yaptık... ” 5 Ağustos 1920’de Atatürk’ün de katılımıyla I. Pozantı Kongresi düzenlenmiştir. Atatürk, kongrenin başkanlığını yapmıştır. Kongrenin I. Oturumunda Çukurova’nın düşmandan kurtarılması üzerinde durulmuş ve Çukurova Cephesi için gereken malzeme Atatürk’ten istenmiştir. Atatürk, imkânlar ölçüsünde silah ve cephanenin esirgenmeyeceğini belirtmiştir. Bu sırada Adana Cephesi için “top” gerektiği dile getirilince Fevzi Paşa ile görüşen Atatürk, en kısa zamanda Adana Cephesi’ne “top” verileceğini müjdelemiştir. Atatürk, I. Pozantı Kongresi’nde verdiği sözleri tutarak kongreden hemen sonra Adana Cephesi’nin silah işini halletmek için Hulusi (Akdağ) Bey’i Malatya’dan Adana’ya 500 adet silah getirmek için görevlendirmiştir.

I. Oturumun sonunda

Konuşan Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti Reisi, Bölge İstihbarat Müdürü ve Yeni Adana Gazetesi sahibi Ahmet Remzi (Yüreğir) Bey, Ermenilerin Kahyaoğlu’nda 90, Camili ve Dedepınarı köylerinde ise 200-225’e yakın Türk’ü “vahşice” şehit ettiklerini ve Fransızların da bu “katliamlara” sessiz kaldıklarım, göz yumduklarını söylemiştir. Bu konuşma üzerine söz alan Atatürk şunları söylemiştir: "Bu şehitlerimiz vatan kurbanıdır ve bize hız vermişlerdir. Tanrı’nın inayetiyle düşmanı topraklarımızdan kovduktan sonra bu ve buna benzer bütün acılarımızı unutacağız." Birinci oturum sonrasında Atatürk, cephe ve müfreze komutanlarıyla görüşerek bilgiler almış, onlara ihtiyaçlarını sormuş ve ilgililere gereken talimatları vermiştir.

II. Oturumda ise

Daha çok Pozantı’nın “vilayet merkezi olması” konusu tartışılmıştır. Bu oturumda delegeler Atatürk’e, Pozantı’nın “müstakil bir liva haline getirilmesi” önerisinde bulunmuşlardır. Bu öneriye Atatürk şu teklifle karşılık vermiştir: “Güzel Adana şimdi işgal altındadır. Biz burada yeniden bir vilayet teşkilatı kuralım. Bu suretle Adana’yı burada milli bir hareket merkezi ve vilayet teşkilatı olarak vücuda getirmiş oluruz. Böylece bütün kaza ve nahiyeleri de buradan, bir elden idare etmek imkân dahiline girer. Bu düşman için daha büyük endişeler hasıl olur. ” Atatürk’ün bu teklifi alkışlarla kabul edildikten sonra Atatürk delegelere yeni bir teklifte daha bulunmuştur: “Aranızda bir heyet seçilsin. Bu heyet vilayetin mülki amirlerini bir liste halinde tespit etsin. Bu listeyi genel heyetin oylarına sunalım. Liste genel heyetinizce onaylanırsa vilayetin mülki amirleri de seçilmiş ve derhal göreve başlamış olacaktır. ” Böylece Atatürk, bölgeye, bölgeyi bilmeyen yabancı birinin vali olarak atanmasını engellemeye çalışmıştır. Atatürk’ün isteğiyle on iki kişilik bir heyet oluşturulmuş, bu heyet hazırladığı listeyi Atatürk’e vermiş ve İsmail Safa Bey, vali seçilmiştir. Hemen göreve başlayan İsmail Safa Bey, Pozantı Mülki Erkanı’nı belirlemiş ve kongre başkanı Atatürk’e sunmuştur. Atatürk’ün okuduğu bu liste itiraza uğramadan kabul edilmiş ve Adana Vilayeti Teşkilatı Pozantı’da kurulmuştur. Böylece Pozantı, Adana’nın merkezi olmuş, Güneydeki milli hareket buradan organize edilmiştir.

Atatürk, 5 Ağustos 1920 tarihinde öğleden sonra Pozantı’dan ayrılmıştır.

8 Ekim 1920’de de II. Pozantı Kongresi toplanmıştır. Atatürk’ün katılımı ve başkanlığıyla gerçekleşen I. Pozantı Kongresi, Fransızları ve Ermenileri moralman çökertmiştir. Atatürk’ün, Fransızların bulundukları cephelerin en uç noktasına kadar sokulması ve buradaki milli kuvvetleri denetlemesi, emirler vermesi ve üstelik burada bir de kongre düzenlemesi Fransızları Süleyman Hatipoğlu’nun değimiyle “çileden çıkarmıştır.” Atatürk, Pozantı dönüşü TBMM’de yapılan Gizli Oturumda şunları söylemiştir: “Şimdilik Pozantı’yı Adana’ya merkez olmak üzere kurmaya lüzum gördüm. Mersin livası oluştu. Karaisalı kazası diye halk kendi kendine idare etmeye başlamıştır. Mersin ve Tarsus kazalarını doğrudan doğruya merkezi vilayetle irtibatlandırdık ve oralarda vekaleten görev yapmakta olan kişileri vekil olmak üzere tayin ettik ve hükümet için gereken tedbirleri aldık ve onlarda derhal göreve başladılar. ” Atatürk’ün isteğiyle I. Pozantı Kongresi sonrasında Güney Cephesi’ni güçlendiren şu çalışmalar yapılmıştır:
  1. Karaisalı’da bulunan Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti Merkezi Pozantı’ya taşınarak yapılan seçimde Ahmet Remzi (Yüreğir) başkan seçilmiştir.
  2. 41. Tümen Pozantı’ya yerleştirilmiştir.
  3. Milli kuvvetlerin ihtiyacı olan silah ve cephaneyi sağlamak için Kelebek’te bir depo yapılmıştır.
  4. 41.Tümen Komutanı Sinan Tekelioğlu askere alımlarla milli kuvvetleri güçlendirmiştir.
  5. Çukurova’daki Kuvayı Milliyeciler Pozantı’dan kontrol edilmiştir.
  6. Kelebek’te bir dispanser yapılmıştır.
  7. Pozantı’dan cephelere telefon bağlantısı kurularak bölgedeki milli hareket güçlendirilmiştir.
  8. Cephe gerisini kontrol etmek için Pozantı İstiklal Mahkemesi kurulmuştur.
  9. Pozantı’da bir Haber Alma Teşkilatı kurularak başına Ahmet Remzi (Yüreğir) Bey getirilmiştir.
  10. Bir süre sonra Mustafa Kemal, Pozantı’ya yakın arkadaşı Mehmet Nuri Bey’i Adana Valisi ve 41. Tümen Komutanı olarak göndermiş, Çukurova’daki sivil ve askeri teşkilatı tek bir çatı altında birleştirip bölgedeki milli hareketi TBMM’nin kontrolü altına almıştır.
31 Ekim-10 Kasım 1918 tarihleri arasında Yıldırım Orduları Komutanı sıfatıyla Adana’daki faaliyetleriyle, Ali Fuat’ın deyimiyle, “bölgedeki ilk direniş yuvalarını” kuran Atatürk, 19 Mayıs’ta Anadolu’ya geçtikten sonra da Adana ve civarıyla ilgilenmeye devam etmiş, bölgedeki direniş hareketini bizzat takip edip yönlendirmiş, özellikle I. Pozantı Kongresi’ne katılarak Çukurova’nın kurtuluşu için yapılması gerekenleri bölgenin ileri gelenleriyle konuşmuş, bölgeye silah ve cephane yardımı yapmış ve dahası Pozantı’yı Güney’deki milli direnişin merkezi haline getirmiştir.

E-Bültene Kayıt Olun, Fırsatları Kaçırmayın!

İlginiz Çekebilir

ADANA'DA GEZİLEBİLECEK EN GÜZEL 3 YER Adana Kedi Batmaz Tarifi Adana'nın Akarsuları Adana Fellah köftesi ADANA:ESKİ EVLERİ Adana Usulü Yüksük Çorbası