Vazgeçilmez bir besin olarak hayatımızda önemli bir yeri olan şeker zararlı yiyeceklerin başında geliyor. Şeker hakkında bilinmeyenleri sizler için derledik.
Dünyada en fazla şeker tüketen ülkeler içinde ilk sırada yılda ortalama 23,7 milyon ton şeker tüketimi ile Hindistan yer alır.
Türkiye’de ise yılda ortalama 2,3 milyon ton şeker tüketilmektedir. Kırışıklıkların bir sebebi de de şeker olabilir. Çünkü kandaki yüksek seviyede bulunan şeker deride bulunan kollajen isimli proteinlere bağlanmaktadır. Glikasyon ismi verilen bu işlem sonucunda da deri esnek yapısını kaybetmekte ve kırışıklar ortaya çıkmaktadır. Şeker kullanımını azaltmak ya da hiç kullanmamak derinin tekrar eski esnekliğe kavuşmasına yardımcı olabilmektedir.
Hindistan’da yaşayan yerliler şeker kamışından elde ettikleri şekeri 2000 yıldır kristal haline getirerek kullanmaktadır. Büyük İskender’in adamları Hindistan’a ulaştıkları zaman burada yaşayan yerlilerin arı olmadan bal üretildiğini görünce oldukça şaşırmışlar.
1747 yılında şeker pancarı yapısında bulunan şeker ile şeker kamışında yer alan şekerin aynı olduğunu Alman kimyacı Andreas Marggraf ilk defa ortaya koydu. 1802’de ilk pancar şekeri rafinerisi çalışmalara başladı. Bu, kuzey iklimlerde ucuz tatlıların piyasaya sürüleceğinin de bir habercisiydi.
16 tane küp şekeri bir oturuşta yemek mümkün mü? Aslında içmek de mümkün: Bir kutu kolada yaklaşık o oranda şeker bulunmaktadır.
Beyaz şekerin olumsuz etkilerinden kurtulmak adına bazı insanlar çözümü esmer şeker kullanmakta buluyor. Esmer şeker oysa hiç de sağlıklı değil. Sadece daha az işlenmiş olmaktadır. Esmer şeker ve beyaz şeker aynı yöntemler ile rafine edilmektedir. Esmer şeker bu aşamanın sonrasında beyaz şekerin az oranda şeker kamışı melası ile çevrelenmesi ile elde edilmektedir. Her iki şeker çeşidinin kimyasal yapısı birbirine oldukça benziyor. Tek bariz fark beyaz şeker %99,9 oranında sukroz içerirken, esmer şeker %96 oranında sukroz içerir.
Yapay tatlandırıcılı meşrubat çeşitlerinin kilo almadaki etkisi azımsanamayacak boyutlardadır. Purdue Üniversitesi laboratuvarlarında yürütülen bir deneyde yapay tatlandırıcılı sıvılardan içen farelerin şeker ile tatlandırılmış olan sıvı içen farelere oranla daha çok kalori aldığı gözlemlenmiştir. Yapay tatlandırıcı olarak piyasaya sürülmüş olan sakarin ve aspartam, laboratuvar çalışanlarının tatlandırıcılarla pek ilgisi olmayan bir deney sonucunda kullandıkları içeriklerden bir tanesini tesadüf sonucu tatmaları ve bu tadı sevmeleri ile keşfedildi.
Diğer bir yapay tatlandırıcı olarak piyasa sürülen sukraloz da böcek ilacı keşfetmeye çalışan bir araştırmacı tarafından bulundu.
Lugduname en tatlı bileşik olarak bilinir ve günümüzde kullanılan sofra şekerinden 200.000 kat daha tatlıdır.
Şekerler basit haliyle karbon, hidrojen ve oksijen moleküllerinden (C6H12O6) oluşur. En basit şekerler yapısında glikoz, fruktoz ve galaktoz bulundurur. Sofra şekeri kristalleştirilmiş yapılı bir sukrozdur. Sukroz bileşiği bir früktoz molekülünün bir glikoz molekülü ile bağ yapmasından oluşur.
Canlılarda en fazla bulunan organik molekül karbonhidrattır ve karbonhidratların yapı taşları şekerlerdir.
Glikolaldehit (8 atomlu şeker) Samanyolu’nun merkezine yakın bir yerde yer alan yıldızlar arası bir gaz bulutunda bulundu. Bu gaz bulutu antifrizlerin ana bileşimi olan etilen glikol de içermektedir.
Glikolaldehit yapısında üç karbon bulunduran bir şeker ile tepkime vererek RNA ve DNA’nın temeli olan riboz molekülünü meydana getirmektedir. Bu da uzayda ortaya çıkarılan glikolaldehitin yeryüzünde bulunan yaşamla ilgili öncü bir kimyasal bileşik olabileceğini akıllara getirmektedir.
Sukroz belli oranlarda potasyum nitrat ve mısır şurubu ile yanma tepkimesine girdiği zaman amatörler için roket yakıtı elde edilebilmektedir.